
Yaprak Yurdakul Serin
Klinik PsikologPsikolog Yaprak Yurdakul 1992 yılında Ankara’da doğdu.
Tarsus Amerikan Koleji’nde eğitimini tamamladıktan sonra 2015 yılında Koç Üniversitesi Psikoloji Bölümü’nden mezun oldu. Işık Üniversitesi Klinik Psikoloji yüksek lisansını 2019 yılında tamamladı.
Tez konusu “Beş faktör kişilik özellikleri ve karanlık üçlü kişilik özelliklerinin en uyumuna etkisi”dir.
Türkiye Kognitif ve Davranış Terapileri Derneği’nden aldığı Bilişsel Davranışçı Terapi Eğitimini tamamlama aşamasındadır.
2018 yılından beri Yaprak Terapi’de görev almaktadır.
Bir Klinik Psikolog ile ilk görüşme nasıl geçer?
Bir klinik psikoloğa ilk kez gittiğinizde sizi neyin beklediğini merak etmeniz çok doğal. Bu ilk görüşmeleri, bir tanışma ve keşif süreci olarak düşünebilirsiniz. Amaç yargılayıcı olmayan, güvenli bir ortamda sizi ve yaşadığınız zorlukları anlamaktır. Bu terapist ile aranızda "terapötik ittifak" adı verilen, iyileşme sürecinin temelini oluşturan o sağlam bağı kurmanın ilk adımıdır.
Bu görüşmeler, genellikle bir sohbet havasında ilerler. Psikolog, sizin hikayenizi kendi ağzınızdan dinlemek ister. Bu ilk seanslarda genellikle üzerinde durulan bazı ortak konular vardır. Bu konular, durumunuzun tam bir resmini çizmeye yardımcı olur.
- Mevcut şikayetleriniz ve sizi terapiye getiren nedenler
- Bu sorunların günlük yaşamınıza etkileri (iş, okul, sosyal ilişkiler)
- Genel sağlık durumunuz ve geçmişteki tıbbi öykünüz
- Aile ve çocukluk yaşantılarınız
- Sosyal çevreniz ve ilişkileriniz
- Eğitim ve iş hayatınız
- Geleceğe yönelik hedefleriniz ve beklentileriniz
Bu konuşmalar sırasında sadece anlattıklarınız değil aynı zamanda ruh haliniz, enerji seviyeniz ve beden diliniz gibi sözel olmayan ipuçları da önemlidir. Unutmayın bu bir sorgulama değil sizi daha iyi anlamak için yapılan ortak bir keşif yolculuğudur. Terapinin en başında her şeyi anlatmak zorunda değilsiniz; güven hissettikçe ve hazır oldukça paylaşımlarınız derinleşecektir.
Klinik Psikolog neden psikolojik testler kullanır?
Bazen, görüşmelere ek olarak durumunuzu daha net anlamak için bazı psikolojik testlerden yararlanılabilir. Bu testleri bir sınav gibi görmemek gerekir; bunlar "geçti" veya "kaldı" gibi sonuçları olan ölçümler değildir. Daha çok, iyi araştırılmış anketler, bulmacalar ve zihinsel egzersizler gibidirler. Temel amaçları, sohbet sırasında yüzeye çıkması zor olan daha nesnel ve detaylı bilgilere ulaşmaktır. Bu adeta bir iç röntgen çekerek güçlü yönlerinizi ve zorlandığınız alanları daha net görmemizi sağlar.
Bu testler genellikle iki ana alanı değerlendirir:
- Bilişsel İşlevler: Bu testler zihinsel yeteneklerinizi anlamaya yöneliktir.
- Dikkat ve odaklanma
- Hafıza ve öğrenme kapasitesi
- Problem çözme becerileri
- Planlama ve organize olma yeteneği
- Algısal muhakeme
- Kişilik ve Duygusal Yapı: Bu testler ise iç dünyanıza bir pencere açar.
- Genel kişilik özellikleriniz
- Stresle başa çıkma yöntemleriniz
- Duyguları düzenleme biçiminiz
- İlişki kurma tarzınız
- Olası psikolojik yatkınlıklar
Bu testlerin sonuçları asla tek başına kullanılmaz. Her zaman sizin anlattığınız hayat hikayesi, görüşmelerdeki gözlemler ve diğer bilgilerle birleştirilir. Amaç sizi bir kalıba sokmak değil size özel, kişiselleştirilmiş bir tedavi planı oluşturmak için mümkün olan en kapsamlı ve doğru resmi elde etmektir.
Klinik Psikolog değerlendirme sonrası nasıl bir yol haritası çizer?
Değerlendirme süreci tamamlandığında, klinik psikolog topladığı tüm bilgileri bir araya getirerek bir "formülasyon" oluşturur. Bu bir tanı etiketinden çok daha fazlasıdır. Tanı (örneğin "depresyon"), belirtileri ortak bir dilde ifade etmek için kullanışlı bir araç olsa da formülasyon sizin kişisel hikayenizi anlamlandırmaya odaklanır. "Bu kişi, neden tam da hayatının bu döneminde bu zorlukları yaşıyor?" sorusunun cevabını arar.
- Bu sizin için çizilmiş kişisel bir yol haritasıdır ve genellikle şu unsurları bir araya getirir.
- Yatkınlık yaratan faktörler: Sizi mevcut soruna karşı daha hassas kılan geçmiş deneyimler veya biyolojik özellikler.
- Tetikleyici faktörler: Sorunun ortaya çıkmasına neden olan yakın zamandaki olaylar veya stres kaynakları.
- Sürdürücü faktörler: Sorunun devam etmesine yol açan düşünce kalıpları, davranışlar veya çevresel koşullar.
- Koruyucu faktörler: Sizi ayakta tutan kişisel güçleriniz, başa çıkma becerileriniz ve sosyal destekleriniz.
Bu bütüncül bakış açısı, terapi sürecinin temelini oluşturur. Hangi terapi yaklaşımının neden sizin için daha uygun olacağını açıklayan mantıksal bir çerçeve sunar ve tedavi hedeflerini birlikte belirlemenize olanak tanır. Bu standart bir reçete değil tamamen size özel dikilmiş bir elbise gibidir:
Bir Klinik Psikolog düşünce ve davranışları değiştirmeye nasıl yardımcı olur?
Düşüncelerimizin, duygularımızı ve davranışlarımızı doğrudan etkilediği fikri, Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT) gibi yaklaşımların temelini oluşturur. Bu oldukça pratik, yapılandırılmış ve beceri odaklı bir yöntemdir. Bizi üzen şeyin olayların kendisinden çok, onlara yüklediğimiz anlamlar olduğunu varsayar. BDT, bu zararlı düşünce ve davranış döngülerini kırmanıza yardımcı olur.
Bu yaklaşımda seanslar sırasında aktif olarak yeni beceriler öğrenir ve bunları günlük yaşamınızda uygularsınız. BDT'de kullanılan bazı temel teknikler şunlardır:
- Otomatik olumsuz düşünceleri tanıma ve kaydetme
- Bu düşüncelerin kanıtlarını sorgulama
- Daha dengeli ve gerçekçi alternatif düşünceler geliştirme
- Kaçınılan durumlarla aşamalı olarak yüzleşme (maruz bırakma)
- Keyif veren veya başarı hissi uyandıran aktiviteleri planlama (davranışsal aktivasyon)
- Problem çözme becerileri eğitimi
- Gevşeme ve nefes egzersizleri
BDT, bugüne ve geleceğe odaklanan, somut hedefler belirleyen ve ilerlemeyi düzenli olarak ölçen bir terapi türüdür. Depresyon, panik bozukluk, sosyal kaygı ve obsesif-kompulsif bozukluk gibi birçok durumda etkinliği bilimsel olarak kanıtlanmıştır.
Klinik Psikolog zorlayıcı duygularla başa çıkmak için hangi yöntemleri önerir?
Bazen asıl sorun, zorlayıcı duyguların varlığı değil onlardan kurtulmak için verdiğimiz bitmek bilmeyen savaştır. Bu savaş, genellikle duyguları daha da güçlendirir. Kabul ve Kararlılık Terapisi (ACT) gibi daha yeni nesil terapiler, bu kısır döngüyü kırmak için farklı bir yol önerir: kabul. Buradaki kabul, pasif bir boyun eğme değil aktif ve bilinçli bir duruştur. Amaç acı veren duygu ve düşüncelere savaş açmak yerine, onlara içinizde şefkatle yer açmayı öğrenmektir.
- Bu yaklaşımlar, hayatın direksiyonunda kalmanıza yardımcı olacak temel beceriler öğretir.
- Mindfulness (Bilinçli Farkındalık): Yargılamadan, sadece gözlemleyerek şimdiki ana odaklanma becerisi.
- Kabul: Hoş olmayan içsel deneyimlerin (duygu, düşünce, anı) var olmasına izin verme.
- Ayrışma (Defusion): Düşüncelerinize mesafelenerek bakma, onların sadece zihinsel olaylar olduğunu fark etme.
- Değerler: Hayatta sizin için neyin gerçekten önemli ve anlamlı olduğunu netleştirme.
- Kararlı Eylem: Bu değerler doğrultusunda, zorluklara rağmen somut adımlar atma.
- Bu yöntemler semptomları yok etmeye odaklanmak yerine, değerlerinizle uyumlu, zengin ve anlamlı bir hayat kurma kapasitenizi artırmayı hedefler.
Klinik Psikolog geçmişin bugüne olan etkilerini anlamada nasıl rol oynar?
Geçmişte yaşadıklarımız, özellikle de çocukluk ve ergenlik dönemindeki önemli ilişkilerimiz, bugünkü kimliğimizin, ilişki kurma biçimlerimizin ve hayata bakışımızın temelini oluşturur. Psikodinamik Terapi, bu bilinçdışı kalıpların ve geçmişin günümüzdeki yankılarının keşfedildiği derinlemesine bir yolculuktur. Bazen farkında bile olmadan, geçmişte öğrendiğimiz ilişki şablonlarını bugünkü hayatımızda tekrar eder dururuz.
Bu terapide, güvenli ve istikrarlı bir terapi ilişkisi içinde bu kalıplar su yüzüne çıkarılır. Terapistle kurduğunuz ilişkinin kendisi, bu eski ve kökleşmiş dinamikleri anlamak için canlı bir ayna görevi görebilir. Geçmişte yaşananların bugünkü duygusal ve davranışsal tepkilerinizi nasıl şekillendirdiğini anlamak, büyük bir içgörü ve özgürleşme sağlar. Amaç geçmişi suçlamak değil üzerinizdeki etkisini anlayarak bugünü daha bilinçli ve özgürce yaşamanın yollarını bulmaktır. Bu yaklaşım özellikle tekrarlayan ilişki sorunları, kişilik özellikleri ve kökeni belirsiz kronik mutsuzluk durumlarında faydalıdır.