Anksiyete durumunda vücut kaç ya da savaş tepkisini gösterir. Kaygı tehlike anında insanları uyardığı için hayatta kalmalarını sağlamaktadır. Fakat kişi önemli bir tehlike bulunmadığı halde yoğun kaygı duymakta ise buna Anksiyete (Kaygı) Bozukluğu denilmektedir. Anksiyete bozukluğunun alt türleri bulunmaktadır. Panik bozukluğun ayırıcı özelliği sıklıkla tekrarlanan, ne zaman başlayacağı kestirilemeyen panik ataklardır. Kişinin yoğun bir korku duyması ve ‘kötü bir şey olacak’ düşüncesiyle başlar. Panik atak anında kişi titreme, kalp ritminin hızlanması, göğüs ağrısı nedeniyle kişi kalp krizi geçiriyormuş hissine kapılmaktadır. Panik atak genellikle 10-15 dk’da yatışabilir veya daha uzun sürebilir.
Yaygın Anksiyete Bozukluğunda kaygı oluşumunda belli bir düşünce içeriği bulunmamaktadır. Kişinin denetleyemeyeceği düzeyde endişe vardır. Yaygın anksiyete bozukluğunda bedensel belirtiler (nedensiz yorgunluk, baş ağrısı ve kas ağrıları, yutma güçlüğü, titreme ve seyirmeler, terleme, tahammülsüzlük) görülebilmektedir.
Sosyal kaygı bozukluğu, kişinin başkaları tarafından değerlendirilebileceği zamanlarda kaygı duymasıdır. Karşılıklı konuşmaktan, başkaları tarafından gözlemlenmekten, toplum içinde konuşma yapmaktan, yemek yemekten, göz önünde olmaktan çekinmektedirler. Özgül Fobi, fobik nesne (hayvan, kan vb.) veya durumla (yükseklik vb.) karşılaşıldığında duyulan kaygı iken Ayrılık Kaygısı Bozukluğu ise gelişimsel döneme uygun olmayan, bağlanılan kişiden veya bağlanma nesnesinden ayrılmayı düşününce bile oluşan kaygı ve korkuyu içerir. Şiddetli görüldüğünde, kişi tamamen eve bağımlı olmakta dışarıya çıkmaktan kaygı duymaktadırlar. Seçici konuşmazlık (mutizm), kişinin konuşma becerisi olduğu halde kaygı uyandıran sosyal ortamlarda konuşmaması durumudur.